Bariatrik cerrahi, modern tıbbın en güçlü kozlarından biri mi, yoksa tek başına sürdürülebilir başarı vaat etmeyen bir müdahale mi?
Kilo kaybı ve obeziteye eşlik eden hastalıkları iyileştirdiğine dair 25-30 yıl sürebilen etkileri kanıtlanmış bir yöntemden bahsediyoruz. 🌎 Ancak, sağlık otoriteleri bu ameliyatın morbid obezite tedavisinde şu ana kadar geliştirilen en etkili yöntem olduğunu kabul ederken, eksik kalan büyük bir parça var: İnsan psikolojisi.
Bariatrik cerrahi bedeni değiştiriyor, peki ya zihni, kimliği, alışkanlıkları ve duyguları?
🔹 Benlik tasarımı değişime hazır mı?
🔹 Duygu-düşünce-davranış süreçleri bu yeni bedene uyum sağlayacak mı?
🔹 Aile dinamikleri ve sosyal çevre bu dönüşümü destekleyebilecek mi?
İşte tam da bu yüzden dünyada tüm klinik uygulamalar bariatrik cerrahinin bir ameliyatla bitmediğini, en az 2 yıl boyunca psikososyal destek ve multidisipliner takip gerektirdiğini söylüyor.
❗ Ancak çarpıcı olan şu ki: Bariatrik psikoloji, uygulamada adı giderek daha fazla duyulan ama akademik olarak tanımlanmamış, keşfedilmeyi bekleyen dev bir alan!
Bariatrik cerrahi sonrası psikolojik süreçler göz ardı edildiğinde ne oluyor?
✔ Ameliyat sonrası depresyon, anksiyete ve kimlik krizi artıyor.
✔ Eski alışkanlıklar ve yeme bozuklukları farklı formlarda geri dönebiliyor.
✔ Yemekle kurduğu ilişkiyi değiştiremeyen kişilerin mutsuzluk ve umutsuzlukları artarken; alkol/madde kullanım bozuklukları ve intihar oranlarının da arttığı görülüyor.
✔ Birey fiziksel olarak değişirken, psikolojik olarak değişime uyum sağlayamazsa cerrahinin uzun vadeli başarısı tehlikeye giriyor.
İşte bu yüzden “Tüm Disiplinlerin Buluştuğu Noktada Güncel Bir Ar-Ge Alanı: Obezite Cerrahisinin Bireyden Topluma Etkileri ve Bilimsel Geleceği” başlıklı etkinlikte, bilmediklerimizi ve bilmemiz gerekenleri tartışacağız.